Küçük bavulumu elime alarak otobüse koştum. İstasyonun yanındaki alanda bir adam bağırıyordu: - Sarıca, Çifteler, Kavaklı, Dereköy... Askerden izinli gelenler, tahta bavullarını taşıyarak trendeninip otobüse biniyorlardı. Bu otobüs o zamana kadar görmeye alıştığım otobüslere benzemiyordu. Camları kırık, boyası sıyrık, pek eski bir şeydi. (Kitabın İçinden)